23 Ekim 2008 Perşembe

Afıfe Jale - Selahattın Pınar

Afıfe Jale - Selahattın Pınar Askı...
>
> Sahne 1:
>
> 1902 dogumlu Selahattin Pinar, Ticaret Mektebi'ni birakip
>
> müzige
>
> basladi. Oysa babasi eski Denizli milletvekili Sadik Bey,
>
> onun hukukçu
>
> olmasini istiyordu. Bir gün Denizli'den gelen esraf için
>
> kurulmus bir
>
> sofrada Sadik Bey'e oglunu sordular; Selahattin de
>
> sofradaydi. Sadik Bey o
>
> yokmus gibi "Selahattin çalgici oldu" dedi.
>
> Selahattin ayaga firladi ve "Babacigim, rica ederim, ben
>
> çalgici
>
> degil, sanatkârim" diye diklendi.
>
> Sadik Bey, pek sevimsiz bir küfürle yanitladi bu
>
> çikisi... Bunun üzerine
>
> Selahattin Pinar, ceketini alip sofrayi terk etti. Kapidan
>
> çikarken döndü
>
> ve söyle dedi:"Babacigim, bir gün gelecek, benim adimla
>
> anilacaksiniz."
>
> Sadik Bey, yani basinda bulunan gaz lambasini ogluna dogru
>
> firlatti. Çikan
>
> yangini güç bela söndürdüler. Selahattin kapiyi çarpip
>
> çikmistibile... Asla
>
> baba evine dönmeyecekti.
>
> Sahne 2:
>
> 1902 dogumlu Afife Jale, Istanbul Kiz Sanayi Mektebi'nde
>
> okuyordu. Ama
>
> onun akli tiyatrodaydi. Oysa Müslüman kadinlara sahneye çikmak
>
> yasakti. Buna ragmen 16 yasinda talebe olarak Darülbedai'ye
>
> basvurdu ve
>
> kabul edildi. Babasi Hidayet Bey, kizini bu sevdadan
>
> vazgeçirmek için çok
>
> ugrasti. Basaramayinca sertlesti. Ona "Fahise" dedigi bir
>
> gün "Benim Afife
>
> diye bir kizim yok" diye gürledi. Zaten Afife artik sahnede,
>
> "Jale" adini
>
> kullaniyordu. Sanati için baba evini terk etti.
>
> Sahne 3:
>
> Hicaz makamindaki o Selahattin Pinar bestesindeki gibi,
>
> "Bir bahar
>
> aksami",rastlastilar. Istanbul Kusdili çayirinda... Hafiz
>
> Burhan
>
> konserinde... Selahattin Pinar, üstadin arkasinda tambur
>
> çaliyordu. Nicedir
>
> saz salonlarinin en sevilen besteci ve icracilarindan biriydi.
>
> Afife Jale ise Darülbedai'de sahneye çikarak "Tiyatrodaki
>
> ilk Müslümanm
>
> kadin oyuncu" olarak tarihe geçmis, ancak tiyatro zaptiye
>
> tarafindan
>
> basilinca kapi önüne konulmustu. Issiz, sahnesiz ve
>
> kimsesizdi. Acisini
>
> yatistirici haplarla dindirmeye çalisiyordu.
>
> Ikisi de 25 yasindaydi.
>
> Belki de güftedeki gibi "Içimde uyanan eski bir arzu/ dedi
>
> ki yillardir
>
> aradigim bu/ simdi soruyorum büküp boynumu/ Ah, daha önceleri
>
> neredeydiniz"dediler. Ve evlenmeye karar verdiler.
>
> Sahne 4:
>
> Gençliklerini acilar içinde harcamislardi. Evlenince hayat
>
> boyu
>
> iskaladiklari her seyi birlikte yapmaya çalistilar. Evde
>
> saklambaç
>
> oynadilar. Bahçede enginar yetistirip yaristirdilar. "Bir
>
> çocuk resmi"
>
> kivaminda siirler yazdilar. Pinar çaldi; Afife dinledi.
>
> Ancak güzel günler
>
> uzun sürmedi.
>
> Afife, tiyatrosuz yasayamiyordu ve tiyatronun boslugunu
>
> uyusturucularla
>
> dolduruyordu. Suriyeli bir eczaci onu morfine alistirmisti.
>
> Selahattin
>
> Pinar, bir gün esinin ögle uykusu için çekildigi odasinin
>
> anahtar
>
> deliginden içeri baktiginda, damarina morfin siringa
>
> ettigini gördü ve
>
> çöktü.Morfin için eczaciyla iliskiye girmisti Afife...
>
> Ama Pinar, esine öfkeden çok, merhamet duyuyordu.. Onu
>
> hayata döndürebilmek
>
> için çirpinmaya basladi. Sürekli melankolik besteler yapar
>
> olmustu.
>
> Sahne 5:
>
> Çirpindilar, bu gidisi geri çevirebilmek için...
>
> Olmadi!
>
> Selahattin Pinar, kendisi de morfin tuzagina düser gibi
>
> oldu. Bunun
>
> üzerine
>
> Afife, "Terk et beni" diye yalvardi ona... "Yoksa sen de
>
> mahvolacaksin, birak beni gideyim" dedi.
>
> Pinar, 6 ay sonra Afife Jale'yi terk etti. Simdi ikisi için
>
> de en kötü
>
> yillar basliyordu. Afife, kimsesiz ve bes parasiz, tenha
>
> parklarda yatip
>
> kalkar, asevlerinde karnini doyururken ayrildigi esinin
>
> kendisinin
>
> ardindan yazdigi sarkilari tas plaktan dinleyip agladi.
>
> Ayrilik acisini
>
> yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen Selahattin Pinar ise
>
> hiç birlikte
>
> yatmayacagi bu kadindan kisa sürede ayrildi.
>
> Son sahne
>
> Afife Jale, kimsesizliginin, terk edilmisliginin,
>
> yoksullugunun son duragi
>
> Balikli Rum Hastanesi'nde, bir deri bir kemik veda etti
>
> hayata...
>
> Ölümü, gazetelere haber bile olmadi. Cenazesine 4 kisi
>
> katildi. Mezar yeri
>
> de mektuplari ve fotograflariyla birlikte kaybolup gitti.
>
> Unutuldu.
>
> Selahattin Pinar, Afife'nin ölümünün ardindan paraladi
>
> kendini... Nice
>
> ölümsüz, hicran dolu besteye imza atti. Son katildigi radyo
>
> programinda
>
> "Hatiralar" sarkisini seslendirdi:
>
> "Beni de alin koynunuza hatiralar/dolanip kalayim bir an
>
> boynunuza
>
> hatiralar"
>
> Bir süre sonra müdavimi oldugu Todori meyhanesine gitti;
>
> doktorlarin yasak
>
> ettigi ne varsa hepsini ismarlayip sofrayi dösetti.
>
> Rakisini yudumlarken
>
> son nefesini verdi. "Her yil ölüm yildönümümde mezarima bir
>
> büyük raki
>
> dökün"diye vasiyet etti. Son yolculuguna mezarlikta kendi
>
> bestesi
>
> çalinarak ugurlandi:
>
> "Söndü yadimda akisler gibi askin seheri..."

Hiç yorum yok: